Ecz. Erol Afacan
Çorum Eczacı Odası Başkanı

GERÇEKLERİ ERTELEMEK, SONUÇLARI DEĞİŞTİRMİYOR. SADECE DAHA PAHALI HÂLE GETİRİYOR

Son 14 ayda hayatın neredeyse her alanı zamlandı. Elektrik faturaları kabardı, kiralar katlandı, personel maaşları yükseldi, SGK primleri ağırlaştı. İnternet, yazılım, otomasyon giderleri arttı. Gıda ve barınma başta olmak üzere yaşam maliyetleri, sadece rakamlarla değil, günlük hayatın içinde hissedilir biçimde yükseldi.                                                                                    

Bu dönemde bir eczanenin sabit ve zorunlu giderleri, istisnasız biçimde bileşik olarak yüzde 40 ila yüzde 90 arasında artış gösterdi. Elektrik yaklaşık yüzde 72, kiralar ortalama yüzde 65, personelin toplam maliyeti yüzde 40, SGK ve Bağ-Kur yükü yüzde 38, internet giderleri yüzde 50, yazılım ve otomasyon giderleri yüzde 65 ila 70 bandında arttı. Yaşam maliyetleri ise resmi rakamlarla dahi yüzde 70’leri, hissedilen gerçeklikle çok daha yukarıyı gördü.

Tek artmayan kalem ise ilaçtı.”

Ve şimdi, 14 ay sonra ilk kez bir ilaç zammı yapıldı. Oran yüzde 17.

Bu artış, eczacılık mesleği için bir rahatlama değil; sadece kan kaybının hızını biraz yavaşlatan, geçici bir pansuman etkisinden öteye geçemiyor. Çünkü sorun yalnızca zam oranı değil, çok daha derinde, sistemin kendisinde yatıyor.

Bugün Türkiye’de ilaç fiyatları, euro kurunun son bir yıl ortalamasının yalnızca yüzde 60’ı baz alınarak belirleniyor. Referans fiyat sistemi ve sabit kur politikası birlikte işletiliyor. Bu tablo, kağıt üzerinde mali disiplini çağrıştırsa da sahada bambaşka sonuçlar üretiyor.

Bu modelle ne eczacılık sürdürülebilir oluyor, ne ilaç sanayisi uzun vadeli plan yapabiliyor, ne de halk ilaca kesintisiz ve nitelikli biçimde erişebiliyor.

“Yıllardır süren eczacılık politikasındaki plansızlığın ve görmezden gelmenin kaçınılmaz sonucu.”

Ortaya çıkan yapı, zincirin en kırılgan halkasını eczaneler hâline getirmiş durumda. Kâr marjları eriyor, stok maliyeti her geçen gün artıyor. Rekabet, planlama olmadan çoğalıyor. Mezun sayısı, sağlık sisteminin ve nüfusun ihtiyacıyla hiçbir bağı olmadan yükseliyor.

Bugün birçok eczane devretmeye çalışıyor. Devir olmazsa kapatma gündeme geliyor. Kapanan her eczanenin yerine ise bekleyen binlerce genç mezun meslektaşımız sırasını kolluyor. Bu, piyasanın doğal seleksiyonu değil; yıllardır süren eczacılık politikasındaki plansızlığın ve görmezden gelmenin kaçınılmaz sonucu.

“Gerçekçi bir fiyatlandırma modeli, öngörülebilir bir kur politikası, ilaca ayrılan bütçenin artırılması ve eczacılığın yalnızca ilaç fiyatına sıkıştırılmadığı bir sağlık sistemi.”

Öte yandan ilaç bütçesi gerçeğiyle de yüzleşmek zorundayız. Türkiye’de sağlığa ayrılan toplam bütçe içinde ilaca ayrılan pay, hastanelere ayrılan payın altında kalıyor.

Üstelik bu oran, Avrupa ve gelişmiş ülke ortalamalarının da gerisinde kalmakta. Bu tablo sürdürüldüğünde yeni nesil ilaçların ülkeye gelmemesi şaşırtıcı olmaz. Mevcut firmaların iç pazarı ikinci plana itmesi sonucu ülkeden çekilme girişimleri de kaçınılmaz gözükmekte. İlaca erişim, bugün inkâr edilen ölçüde değilse bile orta vadede gerçekten zorlaşır.

Bu nedenle söylenenler bir “eczacı serzenişi” değil, kamusal bir uyarıdır. Eczacılar ne ayrıcalık talep ediyor, ne lüks. Talep edilen şey son derece açık ve makul: Gerçekçi bir fiyatlandırma modeli, öngörülebilir bir kur politikası, ilaca ayrılan bütçenin artırılması ve eczacılığın yalnızca ilaç fiyatına sıkıştırılmadığı bir sağlık sistemi.

Eczacılar, farmasötik bakım hizmetleriyle, aşı takibiyle, kronik hastalık yönetimiyle, geriatrik ve koruyucu sağlık hizmetleriyle birinci basamak sağlık sisteminin etkin bir parçası olabilir. Bu hem ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarının yükünü azaltır hem de topluma daha nitelikli, daha erişilebilir bir sağlık hizmeti sunar. Ancak bunun için yetki, sorumluluk ve sürdürülebilir bir ekonomik modelin birlikte tasarlanması gerekir.

Gerçekleri ertelemek, sonuçları değiştirmiyor. Sadece daha pahalı hâle getiriyor.”

Aksi hâlde tablo nettir. Bireysel eczacılık kan kaybetmeye devam edecektir. Eczacılar giderek sermayenin ucuz iş gücüne dönüşecektir. Halk ise bugün “abartılıyor” denilen sorunları, yarın çok daha ağır bedellerle yaşayacaktır.

Gerçekleri ertelemek, sonuçları değiştirmiyor. Sadece daha pahalı hâle getiriyor.

 Ecz. Erol AFACAN

Türk Eczacıları Birliği
45.Bölge Çorum Eczacı Odası
Yönetim Kurulu Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat