Bir eczacının yaşamının sis perdesini araladığınızda ortaya çıkan gerçekliği kimse dile getirmiyor.

Günün sonunda kendi kendine konuşan eczacı, öyle bir zaman gelir ki artık konuşamayan, boyun eğen, çobanın rehberliğinde gece ağılına dönüp pinekleyen koyuna döner.

Meslek aşkı ile sarıldığımız kırışmış önlüğümüze bir türlü ütü tutmuyor.

Nereden başlasam?

Nasıl anlatsam?

Halkımızın yüzünde bir mutsuzluk, çalışanlarımızda bir bitkinlik, eczacıda bir umutsuzluk var.

Yoksa bana mı öyle geliyor?

İster yeni mezun, isterse yıllanmış bir eczacı ol,

Küçük bir mahallenin biricik eczacı ablası ya da cadde üstünde eczacı bey ol!

Hepimiz aynı havuzda yüzüyoruz, boğulmakta olanların sesini duyan yok.

Kurtarıcı arıyoruz.

Buradan nereye geliyoruz diye sorgulayın beni!

Tüm Türkiye ‘de oda seçimleri devam etmekte,

Seçimlerimizi neye göre yapıyoruz?

a- Günü kurtarmak, kim gelirse fark etmez
b- Arkadaşım listede olduğu için desteklemeliyim
c- Türkiye’de eczacılığın gelişimine katkıda bulunduğu için
d- Odanın benim yanımda olduğunu hissettiğim için
e- Siyasi
f-  Maddi
g- Hiçbiri

veee şıklar Z ‘ye kadar uzayabilir.

Gerçek nedir?

Bir eczacı odası yönetimi; sabah eczaneden içeri girip, çıktığı ana kadar içeride yaşan zorlukları bilen, sorunları çözmek için uzatmadan hızlıca aksiyon alan, eczacının sis perdesini aralayan bir lider olmalıdır.

Ben bir eczacı olarak seçimleri dönüm noktası olarak görürüm.

Sadece oy atmak değil, sorgulamak, katkı da bulunmak, gerekirse yapıcı eleştiriler sunmak gerekir.

Oda yöneticileri değil üyeler de aktif olmalı, elini taşın altına koymalı, geleceğine sahip çıkmalı…

Bu Pazar İstanbul’da seçim var.

Ben de bu anlayış ve bilinçle her seçimde olduğu gibi sandık başında olacağım.

İyi bir seçim olsun, sis perdesi aralansın.

Sağlıkla kalın.

Ecz. Gül Kara

Hürriyet Eczanesi, Kadıköy

18.09.2025



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat