Ecz. Nilgün Öncebe 

Yaklaşık MÖ 12.000–10.000 arasında dünya, soğuktan ılıman iklime geçti. Bu, insanlık için doğa şartlarının tamamen değişmesi demekti.

Av hayvanlarının göç yolları, bitki örtüsü değişti. Nehirler oluştu, bazıları kurudu. Bazı bölgeler yaşanamaz hale geldi.

İnsanlar; yeni tohumları tanımak, hayvanları evcilleştirmek, depolama, barınma, hijyen, hastalıklarla baş etmek gibi tamamen yeni bir sisteme alışmak zorunda kaldı.

Bu adaptasyon çok sancılı oldu. O zamanlarda bile kıtlık, hastalık ve çatışmalar oldu. Toplumsal roller yeniden yazıldı. Tarımla birlikte daha büyük gruplar halinde yaşamak, mülkiyet kavramının doğması, sosyal hiyerarşilerin ortaya çıkması gibi dönüşümler yaşandı.

İklimin, ekonominin ve teknolojinin aynı anda değiştiği bir çağda yaşıyoruz. Dün işe yarayan yöntemler bugün yetersiz kalıyor. Tıpkı o dönemin insanları gibi biz de yeni yaşam biçimlerine, yeni bilgilere ve yeni sağlık ihtiyaçlarına adapte olmak zorundayız.

Eczacılık da bu dönüşümün en ön safında, insanlara rehberlik eden kadim bir meslek olarak yeniden sınav veriyor.

Buzul Çağı sonrası insan nasıl yeni tohumlar, yeni beslenme biçimleri ve yeni yaşam stratejileri geliştirdiyse; biz de bugün, sağlık sistemimiz için yeni çözümler üretmek zorundayız.

Bugünün eczacısı, tıpkı tarım devrimindeki ilk yerleşik insanların yaptığı gibi, sürekli yeni bilgiye adapte olmak zorunda.

Yeni tedavi yaklaşımları, bitkisel ürünlerdeki hızlı çeşitlilik, dijital reçeteler ve yapay zekâ destekli takip sistemleri, tedarik zinciri dalgalanmaları, ekonomik baskılar, hepsi aynı anda kapıya dayanıyor.

Ama her kırılma döneminin doğası budur. Eski dünya çözülürken, yeni dünya henüz tam şekillenmemiştir. Bu değişimde köprü görevini yapan eczacılar ise tarihsel bir yük taşır.

Bugün de Buzul Çağı’nın bitişine benzeyen bir eşikteyiz. O zaman da hayatta kalanlar, en güçlü olanlar değil; en hızlı uyum sağlayabilenlerdi.

Aynı gerçek şimdi de önümüzde duruyor.

Bu nedenle, yeni Türk Eczacıları Birliği (TEB) yönetiminden beklentiler, sadece günün sorunlarını çözmek değil, aynı zamanda bu büyük dönüşümü doğru okuyacak stratejik bir vizyon geliştirmek üzerine şekillenmelidir.

Buzul Çağındaki değişimin şimdiki zamanda yaşandığı bir dönemde yeni Türk Eczacıları Birliği yönetiminden beklentilerimiz;

Gelecek sağlık trendlerini merkeze alan uzun vadeli yol haritaları hazırlamak, dijital eczacılık, klinik eczacılık ve farmasötik bakım alanlarında yönlendirici olmak, mesleği “sadece ilaç veren” rolden çıkarıp “sağlık yöneticisi” seviyesine taşımak üzerine vizyoner bir liderlik yapması.

Ekonomik sürdürülebilirlik için yeni modeller geliştirmek. İlaç yokluğu yönetimi konusunda güçlü ulusal politikalar oluşturmak, SGK süreçlerinde eczacı lehine iyileştirmeler sağlamak üzerine şeffaf ve güçlü politikalar üretmek.

Eczanelerin veri güvenliği ve dijital altyapısını güçlendirmesi. Eczacıların yeni dijital yetkinlikler kazanması için eğitim programları geliştirmesi ile dijital dönüşüme uyum süreci sağlanması.

Aşı uygulamaları, kronik hastalık takibi gibi hizmetlerin yaygınlaştırılması ve yasallaştırılması. Eczacının halk sağlığındaki rolünü güçlendiren mevzuat düzenlemeleri, kamuoyunda mesleğin değeri ve katkısının görünür hâle getirilmesi gibi toplum sağlığında eczacının rolünü güçlendirme çalışmaları yapılması…

Buzul çağındaki topluluklar ancak dayanışmayla hayatta kalabiliyordu. Bugünün dünyasında da mesleğin gücü, birlik olmaktan geçiyor. Karar alma süreçlerinde tabanın görüşünü aktif olarak almak, komisyon, çalışma grupları ve uzman havuzları ile katılımcı yönetim modeli ile eczacılar arasında güçlü iletişim ve dayanışma ağı oluşturma çalışmaları sağlanmalıdır.

Buzul çağındaki devasa dönüşümler, bugün çok daha hızlı ve sarsıcı bir şekilde yaşanıyor.
Yeni Türk Eczacıları Birliği yönetiminden beklenti; bu değişimi yönetebilecek cesareti, vizyonu ve yenilikçi yaklaşımı göstermesidir.

Eczacılık mesleği, doğru stratejilerle sadece bugünün değil geleceğin de vazgeçilmez sağlık aktörü olmaya devam edecektir.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat