Konya Eczacı Odası Başkanı Ecz. Hakan Koru’ dan Manifesto
ECZACININ SESİ/ SON DAKİKA
Hakan Koru: ”Eczane ziyaretlerimde meslektaşlarımızın Türk Eczacıları Birliği’ne yönelik ciddi bir memnuniyetsizlik içinde olduğunu üzülerek gözlemliyorum. Beklentiler karşılanmadıkça güven zedeleniyor, iletişim eksikliği ise bu tepkiyi daha da derinleştiriyor. Unutulmamalı ki temsil edilen her bir meslektaşın sesi, dikkate alınması gereken bir çağrıdır, bir feryattır. Bu nedenle daha katılımcı, şeffaf ve kapsayıcı bir anlayışla hareket edilmesi artık bir tercih değil, bir zorunluluktur.”
Kütahya ve Edirne Eczacı Odaları Başkanları’ nın ardından, Konya Eczacı Odası Başkanı Ecz. Hakan Koru da, TEB’ de, iktidarda bulunan Güç Birlikte Grubu’ ndan ayrıldıklarını duyurdu.
Koru’ nun e- gazetemize yaptığı açıklama şöyle:
“Bugüne kadar Güç Birlikte yapısının içinde yer almış ve Yüksek Haysiyet Divanına üye vermiş bir odanın başkanı olarak, Konya Eczacı Odası Yönetim Kurulunun ortak kararı ile bu yapıdan ayrılma iradesini göstermiş bulunmaktayım.
Konya'da düzenlenen bölgelerarası toplantı, mesleki dayanışmanın ve ortak hedeflere yürüyüşün en güçlü örneklerinden biriydi. O günlerde hissedilen birlik ve beraberlik ruhu, hepimize umut ve güven vermişti. Ne yazık ki aradan geçen sürede bu ruhun zedelendiğine, kapsayıcılığın yerini dışlayıcılığa, şeffaflığın ise belirsizliğe bıraktığına tanık oluyoruz. Hatırlatmak isterim ki güçlü yapılar, ancak samimi katılım ve açık iletişimle ayakta kalabilir.
Unutulmamalıdır ki asıl gücümüz, ortak akıl ve ortak değerlerde buluşabildiğimizde ortaya çıkar. Ayrıştıkça değil, birleştikçe çoğalırız. Karar süreçlerinde kapsayıcılığı, iletişimde şeffaflığı esas alarak ancak birlikte güçlenebiliriz. Çünkü gücümüz, birlik ve beraberlik ile artacaktır.
Eczane ziyaretlerimde meslektaşlarımızın Türk Eczacıları Birliği’ne yönelik ciddi bir memnuniyetsizlik içinde olduğunu üzülerek gözlemliyorum. Beklentiler karşılanmadıkça güven zedeleniyor, iletişim eksikliği ise bu tepkiyi daha da derinleştiriyor. Unutulmamalı ki temsil edilen her bir meslektaşın sesi, dikkate alınması gereken bir çağrıdır, bir feryattır. Bu nedenle daha katılımcı, şeffaf ve kapsayıcı bir anlayışla hareket edilmesi artık bir tercih değil, bir zorunluluktur.
Eczacılık mesleği, zorlu bir süreçten geçiyor. Bu süreçte en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; tabanın sesini duyan, meslektaşlarının gerçek sorunlarını gören ve çözüm üretirken ortak aklı önceleyen bir Türk Eczacıları Birliği’dir. Aidiyet hissini yeniden güçlendirecek, güveni tesis edecek, şeffaf ve kapsayıcı bir yapıya olan ihtiyaç her geçen gün daha da belirginleşiyor. Çünkü güçlü bir gelecek, birlikte ve ortak akılla inşa edilir.
Gelinen noktada ilkeli duruştan, ortak akla ve katılımcılığa dayalı yönetim anlayışından uzaklaşıldığını üzülerek görmekteyim. Oysa ben, temsil edildiğimi hissettiğim, sözümün değer bulduğu bir TEB hayal etmiştim. Geçen zaman içinde, kararsızlıklar, iletişim eksiklikleri ve dağınık yönetim anlayışı; bu beklentilerin ne yazık ki karşılıksız kaldığını gösterdi.
Mesleğimizin asıl sorunlarına odaklanmak yerine kişisel hesapların, makam mücadelelerinin ön plana çıktığı bir dönemdeyiz. Koltuk sevdası, ortak aklı gölgede bırakıyor; samimiyetin yerini hesaplı sessizlikler alıyor. Bu anlayış hem mesleğimizi zayıflatıyor hem de meslektaşlarımızın umudunu kırıyor.
Eczacılık, sadece bir meslek değil; hepimizin ortak üst kimliğidir. Farklı görüşlerimiz, yaklaşımlarımız olabilir ama bu kimlik altında birleşir, mesleğimizin onurunu ve sorumluluğunu birlikte taşırız.
Saygılarımla”