İstanbul Eczacı Odası Açıklaması

Bugün Mecidiyeköy Oda Merkez binamızda, plansız şekilde açılan eczacılık fakültelerine ve vakıf üniversiteleri üzerinden yürütülen kontenjan oyunlarına dikkat çekmek için basın toplantısı gerçekleştirildi. Yönetim Kurulumuz tarafından gerçekleştirilen açıklamada, nitelikli devlet üniversitelerinin kontenjanları azaltılırken vakıf üniversitelerindeki kontenjanların artırılması, istihdam yetersizliği, ekonomik ve mesleki sorunlar ile sağlık politikalarının yol açtığı çok yönlü kriz kamuoyu ile paylaşıldı.

Basın toplantımızın tam metni aşağıda bilginize sunulmuştur.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Değerli basın mensupları, 

Bildiğiniz üzere 2025 YKS sonuçları açıklandı. Şimdi tercihler için YÖK’ün kontenjan açıklaması bekleniyor. 

Emek veren tüm gençlerimizi ve ailelerini tebrik ediyoruz. 

İstanbul Eczacı Odası olarak, bu süreçte mesleğimizin geleceği hakkında endişeliyiz. Ve bunu tercih döneminde olan gençlerimizle ve kamu otoritesiyle bir kez daha paylaşmak istiyoruz. 

Ülkemizde 2000’lerin başında 7 olan Eczacılık Fakültesi sayısı, plansız ve kontrolsüzce açılan fakülteler sonucu bugün maalesef 63’e çıkmıştır. Bunun sonucunda da binlerce meslektaşımız işsizlikle ve ekonomik krizle boğuşmaktadır.

2025 yılı itibarıyla Türk Eczacıları birliğine kayıtlı eczacı sayısı 52 bin 567’dir.  Bu sayıya şu anda fakültelerde okuyan binlerce öğrenci dahil değildir.

Bu fakülteleri kontrolsüzce açan siyasi otorite, bugün işsiz on binler yaratmıştır.  Elleriyle yarattığı bu istihdam sorunu için kamuda meslektaşlarımıza asla yeterli kadro açmamış ve işsizliğe mahkum etmiştir.

Kamu otoritesinin eczacı istihdam etme oranı “sadece %5 seviyesindedir.”

Değerli basın mensupları,

Yıllardır defalarca dile getirmemize rağmen, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve ilaç fiyatlandırmasındaki ısrarla yürütülen yanlış politikalar, eczanelerimizde çok büyük ekonomik yıkıma neden olmuştur.

Bugün ayakta durabilmek için kredi-faiz sarmalında boğulan, birbiri ardına kepenk indiren eczacılarımızın da bu kadar çok sayıda mezunu kendi eczanelerinde istihdam edebilmeleri zaten mümkün değildir. 

Yıllardır enflasyona ezdirildikleri yetmezmiş gibi, sayın maliye bakanının önceki günkü talihsiz açıklamasında da hedef gösterdiği eczaneler bugün can çekişmektedir.

Değerli basın mensupları, 

Eczacılık mesleğinde yaşanan bu kriz sadece işsizlikle de sınırlı değildir. 

Eğitimde nitelik sorunu mevcuttur. 

Eczacılık Fakültelerinin birçoğunda akademisyen sayısı yetersizdir. Yeni açılan birçok fakültede eczacı kökenli akademisyen yoktur.  Laboratuvar ve donanımlar öğrenci sayısı bazında yetersizdir. 

Tüm bunlar zaten büyük bir sorunken, bir de bu fakültelerin ‘’uluslararasılaşma’’ ve “eğitim turizmi’’ gibi kavramlarla aynı cümlede bir ticarethaneye dönüştüğü görülmektedir.

Elbette ülkemizin çok köklü üniversiteleri ve çok değerli akademisyenleri vardır. Ancak eğitim, özellikle de sağlık temelli eğitim; özen, donanım ve ticari zihniyetten uzak bir vizyon gerektirir. 

Bu sebeple önümüzdeki günlerde meslek ve üniversite tercihi yapacak tüm gençlerimize mesajımızdır; 

  • Mezuniyet sonrası istihdam imkanlarına ve oranlarına,
  • Akademisyen sayısı ve niteliğine, 
  • Mesleki eğitim için laboratuvar ve benzeri yeterli kapasite ve donanıma sahip olup olmadığına, 
  • Fiziki koşullarının hangi sayıda ve kaç ayrı fakülteden öğrenci ile paylaşılmak zorunda kalınacağına lütfen çok iyi analiz ediniz.

Özellikle tıp, diş hekimliği, eczacılık gibi özel laboratuvar eğitimine ihtiyaç bulunan bölümler için, üniversite seçimlerinde bu kriterler hayati önemdedir.

Tercih yapacak gençlerimize ve ailelerine gelecekleri için yapacakları üniversite, fakülte ve meslek seçiminde Meslek Odaları ve Birliklerine kulak vermelerini, o mesleğin gerçeklerini sadece bu kurumlardan öğrenerek tercih yapmalarını önemle tavsiye ediyoruz.

Değerli basın mensupları, 

Şimdi ileteceğimiz rakamlara özellikle dikkatinizi çekmek istiyoruz:

2024 yılında;

Devlet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi kontenjanı 2176, uluslararası öğrenci kontenjanı 411’dir, oran %19’dur.

Vakıf Üniversiteleri Eczacılık Fakültesi kontenjanı 1520, yabancı uluslararası öğrenci kontenjanı 1380’dir, oran %91’dir.

Yani vakıf üniversitelerinde yurtiçi YKS ile alınan öğrenci sayısı kadar daha yabancı öğrenci kontenjanı vardır.

Özellikle vakıf üniversitelerinin yurtiçi ücretli kontenjanlarında sadece %40 doluluk olduğu günümüzde, toplam kontenjanları kadar yıllık 8000-15000 dolar karşılığı yabancı öğrenci alabilen vakıf üniversitelerinin bazılarında, T.C. vatandaşı öğrencilerin azınlıkta kaldığını tahmin edilmektedir.  

Bir ticarethaneye dönüşen bu fakültelerde, öğrenciler ne nitelikli bir eğitim alabilmekte ne de insan sağlığına yönelik bir bilim olan eczacılık için gerekli laboratuvar donanımlarından ve çalışmalarından layıkıyla faydalanabilmektedir.

2019 yılına kadar yabancı öğrenci kontenjanı tüm fakülte ve bölümlerde yurtiçi kontenjanlarının en fazla %50’sine kadar sınırlanmışken, bu sınırlama yapılan değişiklikle -Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakülteleri hariç- kaldırılmıştır.  

Dönemin YÖK üyesi Prof. Dr. Yekta Saraç’ın bu konudaki açıklaması ise manidardır: 

‘’Tıp ve diş hekimliği fakülteleri için istisnai şartlar, geçmiş yıllarda yurt dışı öğrenci talebi en çok tıp ve diş hekimliği fakültelerine yapıldığı, bu fakültelerdeki sınıflarda Türk öğrenciler uluslararası öğrencilerden daha az sayıda olduğu, bu durumun da Türk öğrencilerin nitelikli eğitim almalarını riske sokabileceği gerekçesiyle getirildi. 

Saraç, yeni YÖK olarak ülkenin yükseköğretiminin uluslararasılaşmasına büyük önem verdiklerine işaret etti.’’ 

Bakınız bu bir itiraftır. 

Bugün geldiğimiz noktada tam da bu açıklamadan birkaç yıl sonra YÖK başkanlığı da yapmış sayın Yekta Saraç’ın endişeleri, eczacılık mesleği için vuku bulmuştur. 

Sayın Saraç’ın dediği gibi ‘’Türk öğrenciler uluslararası öğrencilerden daha az sayıda ve nitelikli eğitim almaları risk altındadır.’’ 

Değerli basın mensupları, 

Türkiye ilaç pazarında dışa bağımlı bir ülkedir. İlaç üretimi ve ihracatı konusunda gelişmiş ülkelerden çok gerilerdeyiz. 

Dünyada keşfedilen yeni moleküller ise, tedavi bekleyen hastalara ulaşamıyor. İlaç firmaları, yanlış kur ve fiyatlama sistemi yüzünden Türkiye pazarına ilaç vermek istemiyorlar. Son dönemde yeni keşfedilen 168 ilaçtan sadece 10 tanesi Türkiye pazarına girmiştir. 

Yani ülkemizin diploma fabrikasına dönüşmüş fakültelere değil, nitelikli eczacılık eğitimi veren, eczacı akademik kadrolar yetiştiren, ar-ge ve klinik çalışmalar yapan fakültelere ve birimlere ihtiyacı vardır. 

Ülkemize gerçek ekonomik girdi, gerçek itibar, fakülteleri ticarethaneye çevirerek değil, ilaçta dışa bağımlı olmaktan kurtularak, şifa bekleyen hastalarımızı ilacına kavuşturarak olur. 

Bu sebeple taleplerimiz, 

  • Mevcut Eczacılık Fakültelerinin en az yarısının ilaç AR-GE merkezlerine veya akademisyen yetiştiren kurumlara hızla dönüştürülmesi,
  • Teknik ve akademik koşulları zaten bilimsel eczacılık ilkeleriyle eczacı yetiştirecek koşullara ve akreditasyona sahip olmayan vakıf üniversitelerinin eczacılık fakültelerinin, yurtiçi kontenjanlarının en az yüzde 50 oranında azaltılması, tek bir eczacılık fakültesi daha açılmaması,
  • Uluslararası öğrenci kontenjanının Tıp ve Diş hekimliği Fakültelerinde halen uygulandığı gibi, yurtiçi kontenjanının %50 sini aşmaması,
  • -Nitelikli ve yetkin mezunların yetişmesi için eczacılık fakültelerine giriş başarı sıralaması ivedilikle 60 bin seviyesine çekilmesi,
  • Kamu otoritesinin, kendi elleriyle yarattığı işsizlik sorunun çözümü için üzerine düşeni yapması, kamuda eczacı istihdamını artırması ve ilaç sanayiinde zorunlu eczacı istihdamını sağlamasıdır.

Halkın sağlığı, mesleğimizin ve gençlerimizin geleceği hiçbir siyasi hesap ve ranta kurban edilemez! 

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyururuz. 

İSTANBUL ECZACI ODASI YÖNETİM KURULU 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat